Istrancalar’da 1 milyon 500 bin metrekarelik orman RES’e kurban ediliyor. Yalçın Bayer, Hürriyet Gazetesindeki köşe yazısında Kuzey Ormanlarının Çatalca kesimindeki rüzgar enerji santraline dair bilgiler verdi.
Bayer’in aktardığına göre İstanbul Çatalca ilçe sınırlarında ‘Binkılıç’ bölgesi Çilingöz Tabiat Parkı’nda ‘Universal Wind Enerji Üretim AŞ’ tarafından 44 adet temel üzerine rüzgâr enerji santralı kurulması için izin alındı. Kazısı yapılan 1 adet türbinin yarattığı tahribat yağmanın boyutunu gösteriyor.

Yalçın Bayer’in köşe yazısının ilgili bölümü şöyle:
Yani Istranca bölgesindeki ağaç izinleriyle, ister ‘tahribat’ ister ‘yağma’ deyin, kullanılacak ormanlık alanın 1 milyon 500 bin metrekare olduğunu hesap edebiliriz.
Kaba bir hesap yaparak olayın ne kadar vahim olduğunu göstermek istiyoruz.
Örneğin Taksim Meydanı’nı 20 dönüm sayarsak, bunu 44 adet temel üzerinde rüzgârgülleri kurulacak. İşte, 1 milyon 500 bin metrekareyi böyle hesap ediyoruz.
İSTANBUL’DA EN BÜYÜK CİNAYET
2 bin megavat gücündeki RES projesinin gerçekleşmesi için ne kadar ağaç kesileceğini düşünün, bunların boyu yaklaşık 30 metre olarak görülüyor. Temel kazılarını da hesaba katarsak ‘cinayetin’ boyutunu hesap edebilirsiniz.
İstanbul’da ne yazık ki bu konulara duyarlı kişi ve makamları göremiyoruz.
Elimizdeki bölgelere göre, ‘lisans ticareti’ de önümüze çıktı. Lisans izninin, orman izinlerinin alınması ve ağaç kesimlerinin yapılması şartıyla 75 milyon dolara satılmak üzere olduğu olayın en acı tarafı. Biz şunu söylemek istiyoruz: Istranca ormanlarının Çatalca sınırlarındaki bölümü hangi amaç uğruna feda edilmek istenmektedir? Bunun mantığı yağmadır, ranttır. “İstanbul’un son kalan oksijen kaynağı olan Istranca ormanlarının neredeyse tamamı bu proje yüzünden kalıcı olarak yok edilecek ve tekrar ağaçlandırılıp ormana kazandırılmayacaktır.”
Şunu unutmayalım: Çatalca bölgesinde benzer şekilde birçok rüzgâr enerji santralları kurulmuş ve çalışır haldedir ancak daha önceleri talep edilmesine rağmen dava konusu yerde hiçbir yatırımcıya, bu bölgenin ‘yüzde 70 üstü 3 kapalı sıklıkta’ (üstten bakınca ağaç sıklığından toprağın görünmediği en sık yer) ıhlamur ve kestane ormanı olması ve yaban hayatının korunması gereken alanın koordinatları içinde yer alması, sincap, kızıl tilki, benekli geyik yaşam alanı ve kuşların göç yolu olması nedeniyle orman izni verilmemiştir. Bilin ki, bu yerler orman alanı değil; açık ve çorak alanlarda bulunuyor.
İZNİ KİMLER VERDİ, KİMLER İMZA ATTI?
Peki alanın koordinatlarını kimler değiştirdi? Söz konusu yere doğrudan Istranca ormanlarını yok edecek bir tahribata izin verdi?
Sevgili ormancım, bürokratım, siyasetçim, bakanım, RES’lere karşı değiliz, ülkemizin kendi kaynaklarımızdan enerjimizi karşılanmasını doğru buluruz tabii ki… Ama hangi akıl, ‘seyrek ve çorak’ alanlar varken, ‘rüzgârgüllerini’ Istranca’nın tam kalbine saplar! Bu güzelim ormana nasıl kıyılıyor? Böyle bir enerji üretiminin ülkeye yararından çok zararı getirileceği niye düşünülmüyor?
Kamu yararı var mı, yok!
Bu hava fotoğrafı durumun vahametini gösteriyor. Rant kokuyor burası. Ne yazık ki bölgenin kaymakamı, belediye başkanı, siyasetçisi, muhtarı, çevrecisi genci-yaşlıyı düşünün. Zarar mı? “Yaklaşık 1 milyon metrekarelik orman ve yüz binlerce ağaç Istranca ormanları ile birlikte yok edilecek ve telafisi mümkün olmayan büyük bir kamu zararı ortaya çıkacaktır.”
Alman kökenli UWE firmasını kimler ‘gıdıklıyor’? Danışmanlık sözleşmesinde neler yazıyor? Biz okurken ürküyoruz, ormancılar, onların müdürleri, şefleri ses çıkarmıyor. Arkada “Bu işleri çabuk bitirin” diyen kim!
Davacı vekili avukat Mustafa Osmanoğlu, yargıya sunduğu, ‘rüşvet’in de söz konusu olduğu olayın dava dosyasında öncelikle 44 adet orman izni ve yol izni işlemlerinin iptali, öncelikle de yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi isteniyor.
N’olur oraya gidin, görün, sonra da ağlayın!
Kuraklığın, orman varlığı ile birebir ilgili olduğunu anlayacaksınız.