Kuzey Ormanları Savunması olarak 4-5 Eylül tarihlerinde Demirköy-Istrancalar’da kamptaydık
Kuzey Ormanları ve içinde barındırdığı yaban hayatı yıllardır bitmek bilmeyen talan-rant projelerine karşı direniyor. Taş ocakları, RES’ler, termik santraller, ormansızlaşmaya neden olan politikalar ve mega projelerle Kuzey Ormanları gün geçtikçe yok oluyor. Ekosistemler bozuluyor, tarım alanları ve su havzaları talan ediliyor, yöre halkı yaşam alanlarını kaybederken geçim sıkıntıyla yüzleşiyor.
Bu yüzden, Kuzey Ormanları Savunması olarak bir başka yıkıcı proje olan nükleer santral tehdidi altındaki İğneada Longozları’nı, taş ocaklarına karşı direnen Kırklareli-Evciler Köyü sakinlerini ve dayanışma içerisinde olduğumuz DAYKO Vakfı’nı ziyarete ve desteğe gittik.
Kampın ilk günü olan 4 Eylül Cumartesi, Kırklareli Vize Çakıllı’daki tarihi çınar ağacı altında mola verdik. Ardından DAYKO Enver Kara Mesire Yeri’nde çadırlarımızı kurduk. DAYKO Vakfı’nın desteğiyle kamp alanı sınırları dışındaki Istrancalar’a bağlı olan İğneada Ormanları’nda doğa yürüyüşü yaptık. Böylece bölgenin florasını alanda gözlemleyerek tanıma fırsatımız oldu. Akşam ise gerçekleştirdiğimiz forumda Trakya Bölgesi’ndeki tehdit/tahrip projelerini ve DAYKO ile KOS’un alandaki bilimsel çalışmalarını ve mücadelelerini konuştuk.
5 Eylül Pazar günü Dupnisa Mağarası’nı ziyarete gittik. Dupnisa Mağarası Kırklareli İli’nin Demirköy İlçesinin Sarpdere Köyü sınırları içerisinde, köyün 5-6 km güneybatısında yer almaktadır. 2020 yılı sonunda Kırklareli İl Özel İdaresi, 2’nci Derece Doğal Sit ve Arkeolojik Sit Alanı Dupnisa Mağarası‘nın girişini yap-işlet-devret modeliyle tesis ihalesine çıkarmıştı. İçinde on binlerce yarasanın barındığı Dupnisa; hemen girişinde yer alacak bungalov tipi otel, konaklama tesisi, restoran ve otopark projesi ile maalesef yapılaşmaya açılmıştı. Bugünkü ziyaretimizde de mağaraya giden yolun genişletildiğini, alanda inşaat çalışmalarına başlandığını, alanın genişletildiğini, beton bir yapının kaba inşaatının tamamlanmış olduğunu gördük. Istranca Ormanları’nın kalbinde, doğal ve arkeolojik sit alanı olan, su kaynakları açısından son derece önemli olan bu yerde “eko-turizm” adı altında gerçekleştirilen yıkımın inşaat aşamasını belgelemiş olduk. Bu şahitlik, aklıyla diğer canlılardan ayrıştığı iddia edilen insan türünün hatalarından ders çıkarma konusunda pek de akıllıca davranamadığını bir kez daha hatırlamamıza neden oldu; milyonlarca kişinin ölümüne neden olan COVID-19 pandemisi, insanın yabana nefes alacak alan bırakmayacak şekilde içine kadar sokulması ve onu yağmalaması nedeniyle ortaya çıkmışken, binlerce yıldır yarasaların huzur içinde yaşadığı mağaraya kadar geniş asfalt yol çekmek bunun en büyük göstergelerinden biri olsa gerek.
Dupnisa Mağarası’ndan sonra Kırklareli, Pınarhisar İlçesine bağlı Evciler Köyü’nü ziyaret ettik. Devlet Su İşleri (DSİ) 11. Bölge Müdürlüğü’nce Yenice Köyü’nde yapılmakta olan sulama göleti inşaatında kullanılmak üzere Evciler Köyü’nde kurulmak istenen taş ocağı bir süre önce bu ocağa karşı çıkan köylülerin direnişi ile gündeme gelmişti. Çavla Mevkii’nde bulunan orman ve mera alanında kurulmak istenen “Yenice Göleti Sulaması ve İnşaatında Kullanılacak Malzeme Ocakları ile Kırma Eleme Yıkama Tesisleri” olarak geçen bu proje ile ilgili olarak Evciler Köyü halkı ile forum gerçekleştirdik. Yaşam alanlarında yapılmak istenen taş ocağının getireceği sorunları aktaran Evciler Köyü sakinleri direnişlerinde kararlı olduklarını belirttiler. Sonrasında forumda projenin güncel durumu hakkında bilgi aktarıldı, sürecin nasıl ilerlediği üzerinden deneyim paylaşımında bulunuldu, dayanışma ve direnişi büyütmek için neler yapılabileceği konuşuldu.
Forum sonrasında yapılmak istenen taş ocağı alanı gezildi, bölgede bulunan her bir kayanın hikâyesi köylüler tarafından aktarıldı. Karakaya, Fenakaya, Kartalkaya ve başka adlara sahip olan ve her birinin kendisine ait hikayesi olan bu kayalar köyün kültüründe çok önemi olmasının yanında, aslında bölge “1. Derece Arkeolojik Sit Alanı” olan Viran Kale’nin de içinde kalıyor.” Taş ocağı; doğayı, köy hayatını tehdit ettiği gibi tarihi kültürel mirasımızı da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor.
Taş ocağı alanı gezimizi bitirdikten sonra, Evciler Köyü’nün direnişçi ve emekçi kadınlarının hazırladığı ikramlar sonrasında İstanbul için dönüş yoluna çıktık. Trakya’yı taş ocaklarına teslim etmek istemeyen yöre halkı ile dayanışmaya ve mücadeleyi tüm Kuzey Ormanları’nda büyütmeye devam edeceğiz.